Perşembe, Haziran 30, 2005

bugün ayrılık günü.
biraz göz yaşı tadında,
biraz duygusal
biraz da hüzünlü.
zaten hep böyle değilmidir ayrılıklar.

Zaman yine gösterdi acımasızlığını ve geldi çattı ayrılık vakti.
Ömrümün beşte birine takabul eden, beş senemi geçirdiğim bu şehre veda günü bugün. Sevinçler, üzüntüler, hayal kırıklıklıkları, mutluluklar ve uykusuz geceler geçirdiğim bu şehre veda. Üzdüklerimde oldu , sevindirdiklerimde, nefret ettiklerimde oldu, sevdiklerimde bu beş senede. Bence, yaşanması gereken ve gerektiği gibi yaşanılan beş sene.

Yarın öğlen çıkıyorum yola ve bir daha ki yazıyı Ankara da yazmak dileğiyle tüm sınıf arkadaşlarımı candan kucaklıyorum. Sizleri çok özleyeceğim...
SEVİLDİĞİNİZİ VE UNUTULMAYACAĞINIZI BİLİN YETER.

Çarşamba, Haziran 29, 2005

Dağdan*********************Kentten
*Kente*********************Dağa
**Bir*********************Bir
***Eşkıya****************Aydın
****İniyordu*************Kaçıyordu
*****Paltosunda*********Giysilerinin
******Kaçışın**********Kıvrımına
*******Hüznü*********Gömerek
********Damlıyordu***Kundaklanan
*********Ayaklarına**Açlığını
**********Sinirliydi* Sinirliydi
***** ********Bakıştılar Bir Süre
*************Kaç********Eşkıya
************Dedi********** Durdu
***********Aydın***********Bir
**********Eşkiyaya***********Dağa
*********Bu******************Baktı
********Kentler****************Bir de
*******Sana********************Aydına
******Göre**********************Hadi ordan
*****Değil************************Dedi
****Kentte*************************Dağda da
***Yangın**************************Yalnızlık
**Var*******************************Var
*Yangından***************************Yalnızlıktan
Kaçıyorum*****************************Kaçıyorum
**************Sonunda
**************İkiside ortada kaldı
**************Biri aydın biri eşkıya
**************Biri yangın biri yanlızlık
(Cihan Akçay)

Her zaman olmuştur insan hayatında kaçışlar .
Kolay olan kaçmak mı zorluklardan, yoksa yüzleşmek mi kaçış sebeplerinden?
Genelde kolayı mı seçiyoruz, yoksa zoru mu?
ya da yok mu sayıp engelleri, devam mı ediyoruz sıradan hayatımıza.

Salı, Haziran 28, 2005

Dün söylemiştim hastanede koşuşturmaya devam edeceğimi ki öyle de oldu. Şükür işimi hallettim ama fiş almak için sıraya girdiğimde oradaki bayan benim anlayamayacağım bazı terimler kullandı. Bu yüzden bayağı bir zorluk çektim.
Söylediği terimi hatırlamıyorum ama Türkçe meali 'git şu kağıdı karantina bölümüne götür, oradan onaylasınlar' .
Ya kardeşim oraya gelenler senin kadar bilse zaten senden yardım istemez. Bir de normal bir vatandaşın anlayacağı dilden konuşmayıp ' bak ben bunca yıl okudum bunu öğrendim sen ne halt edersen et ' havaları yok mu deli ediyor beni.
sanırım tıpda okuyanların intikam şekli bu...

doktor: Ayak tabanınızda hiperkeratoz oluşmuş
hasta : Hadi ya ne zaman ölürüm doktor bey....

Not : hiperkeratoz tıp dilinde nasır demekmiş

Pazartesi, Haziran 27, 2005

Birisinin dur demesi lazım artık şu devlet işlerindeki yavaşlığa. O ne ya öyle şuraya git, buraya git, şuna imzalat, buna imzalat.
Bugün ablamın dosyasının sevk işlemleri için hastaneye gittim. SSK daki doktor yapmadı işlemleri, onunla biraz atışır gibi olduk. Oradan üniversite hastanesine gittim. Oradan rapor almam gerekiyormuş. Giridiğimde elimde 1 kağıt vardı çıkarken 3 oldu. Hastane yeni açıldığı için kimse bilmiyor hangi doktorun nerede olduğunu, daha hastane içindeki telefonlar bile bağlanmamış, herkez birbirini cep telefonuyla arayarak ulaşıyor. O sıcakta bayağı bir dolaştım içerde ama işimi halledemedim. Yarın yine koşuşturacağım hadi hayırlısı...

Pazar, Haziran 26, 2005

Resimler bana ait, bizzat kendi ellerimle çektim.
Beğenmeyeni vururum. :)

buda yeğenim berat. maşallah deyin nazar değmesim :)

yürüyüş yolu

saat kulesi

Bugün hiç yazı yazasım yok. Arkadaşlarla bugün izmit turu yaptık ordan bir kaç resim göndereyim dedim.

Cumartesi, Haziran 25, 2005

:(

25 saatlik uykusuzluk öncesi yaşananlar.

-cuma günkü sınava çalışma
-nba finalini izleme
-cuma sabahı sınava girme ( sınavım çok bomba geçti)
-mezuniyet töreni için gelen ailemi otogardan alma
-mezuniyet töreninin olduğu alana gitme
-neşeyle başlayan tören muhabbetleri, arkadaşlarla fotograflar vs vs...
- düğün havasında geçen mezuniyet töreninde oynanan oyunlar

tam bu sıralarda...
-tören için gelen ablamın geçirdiği talihsiz kaza :(
-haberi öğrenişim ve büyük bir telaş içinde ablamın ve babamın hangi hastanaye götürüldüğünü öğrenmeye çalışma çabalarım.
-1,5 saat sonra ablamı buluşum ve karşılaştığım kötü manzara...
- sol kaş altına ve üstüne atılan 8'er dikiş
-hastaneden eve gidiş ve gece 2 için gidiş bitleti alan ailemi yolcu etme
-25. saat, nihayet uyku...
25 saatin özeti: iyi başayan , kötü biten bir gün ve unutlmayacak bir mezuniyet töreni, mezuniyet hatırası dikişler.
Günün sözü: Ablamla beraber gelen küçük yeğenimin çok tatlı ve şeker bir çocuk oluşundan dolayı annemim ablama dediği '' çocuğun nazarı senden çıktı''

Perşembe, Haziran 23, 2005

dumur

Dolmuş durağın da beklerken şahit olduğum bir konuşma....

1.kız : Onunla çıkmaya başlayalı 3,5 hafta oldu.
2.kız: Diğerinden ayrılalı 4 hafta oldu, bununla çıkmaya başlayalı 3,5 hafta oldu öylemi???
1.kız: Evet...
Ben dumur....

Ne kadar hızlı insanlar var şu dünyada. Acaba bu tipler gerçekten aşk mı yaşadıklarını zannediyorlar.

Salı, Haziran 21, 2005

mezuniyet

Bugün çok sevdiğim bir arkadaşımın mezuniyet törenine katıldım.
Eğitim fakültesi olduğundan dolayı mezunların çoğu kızdı. Kendi kendime 'her halde sadece kızlara düzenlediler bu töreni' dedim :).

Tören başlamadan önce, arkadaşımın heyecanı her halinden belliydi, sağa sola koşuşturmalar, elinde telefonla sağı solu aramalar, kepi düzeltmeler kısaca el ayak titremesi.. Vs vs..
Kendi adıma sıkıcı bir törendi çünkü 2 saat boyunca ayakta kalmak çok yoruyor insanı (zaten oldum olası kalabalıktan hoşlanmam). Bir de töreni kapalı ve gelen kalabalığa küçük gelen bir yerde yapmak, acaba hangi cin fikirlinin işiydi acaba. Havasızlık ve bunaltıcı sıcak?.
Neyse ki kepler havaya atıldı da bende kendimi dışarı, temiz havaya attım.
Birde prof derecesindeki konuşmacıların 'sözü fazla uzatmayacağım' deyipte hepsinin uzun konuşmalar yapması sıkıcıydı. Allah'tan salon daki birkaç küçük çocuk (onlarda sıkılmış olmalı ki) ağlaya başladı da konuşmacı konuşmasını bağlamak zorunda kaldı (sanırım oda anlamıştı konuşmanın uzadığını). Umarım Cuma günkü mezuniyetimde aynı konuşmalara maruz kalmam.

Tören bittikten sonra arkadaşım, bir daha karşılaşmayacağını düşündüğü arkadaşlarıyla helalleşti ve birkaç fotograf daha ekledik arşive bu helalleşmeler sırasında. Arkadaşımın yüzünde okulu bitirmenin sevinci ve arkadaşlarından ayrılacak olmasının hüznü kolayca okunabiliyordu.

Canım benim, bundan sonraki hayatında sana başarılar diliyorum. Hayatında karşılaşacağın zorlukların üstesinden her zaman ki gibi tek başına geleceğini biliyorum. Hayatında tüm isteklerinin gerçekleşmesi dileğiyle öpüyorum seni yanaklarından.

Pazartesi, Haziran 20, 2005

göbek


Bugünlerde göbeği açıkta bırakan giysiler giyen kızlara acayip takmış durumdayım. Resimdeki gibi giyinenlere lafım yok. Kendilerine yakıştırıp giymişlerse ki yakışmış gözüküyor tamam. Ama birde yakışmadığı halde giyenler varki Allah Allah yani. Nedir o öyle kenarlardan sarkan yağlar. Yakışmıyor işte kardeşim giyme. Öyle giyinenleri denetleyen bir kurum falan olmalı, ya da kurulmalı böyle bir kurum. Bunları geçtim hadi ( göbeği sarkmışları) bir de giyindiği halde elleriyle çekiştirip örtmeye çalışanlar var. Sanki zorla giydirmişler gibi elbiseyi. Çekiştir çekiştir nereye kadar, altan çekiştiriyorsun bu sefer de üsten açılıyo :)
Bir çözüm bulmak lazım bu konuya....

kişisel not: sen sen ol sakın böyle kıyafetler giyme( bana yakışmaz zaten:)

Şans

Allah'ım bugünlerde çok şanssızım. İki gündür arkadaşlarla batak oynuyoruz (ki iyi oynadığımı iddaa edebilirim) iki gündür sonuncu oluyorum. Bata bata eksilerde bitiriyorum oyunu.
Aşkta mı kazanacağım acaba..???
Valla ben bu şansla ne aşkta, ne işte kazanırım.

Kişisel not:Kendini bir okut üflet (denemekte fayda var)

dostum

Bazı şarkılar vardır dinlediğinizde birisini hatırlatır size.
Bilgisayar başında müzik dinlerken, karışık çalmakta olan listeden birden o şarkı çalmaya başladı. Onur Akın-Gaybana Geceler. Ne zaman bu şarkıyı duysam, hayatım da DOSTUM diyebildiğim bir kaç insan dan biri olan T.İ gelir aklıma. Ah be dostum, ne kadar özledim seni bir bilsen. İki yıl oldu herhal de görüşmeyeli, askerden de geldin ama hala aramadın beni. Aramasan da beni , yüreğinin bir yerinde olduğumu biliyorum. Kızmıyorum sana sadece sitem.
İnsan zaten kızamaz dostum dediklerine, sadece sitem eder.
Eğer hayatta DOSTUM diyebildiğin birisi varsa,
hayatın yaşamaya değer olduğunun farkına varırsın.
ve ben böyle bir kaç insana sahip olduğum için kendimi şanslı hissediyorum.
Umarım herkezin DOSTUM diyebildiği en az bir kişi vardır hayatında.

Cumartesi, Haziran 18, 2005

fark

Bugün okula gittim sınav tarihlerini öğrenmek için. Cam kenarından dışarıya bakarken yol kenarında bulunan tarlalardaki buğdayların sararmak üzere olduğunu fark ettim. Buğdaylar sararmaya başlamış ve ben hala buralardayım.
Evimi özlediğimi fark ettim.
Artık okul bitsin ve gideyim buralardan.

istek



Hiç bir zaman istemedim böyle bir arabam olsun. Hep gerçekleşebilecek hayeller peşinde koştum. Bence insan yapabileceği yada sahip olabileceği şeyleri hayal etmeli, etmeli ki geçekleştiğinde büyük bir sevince boğulsun. Gerçekleşmeme ihtimalilin doğuracağı hayal kırıklığını yaşamaktansa, gerçekleşmiş hayallerin sevincini yaşarım daha iyi.
(zaten böyle bir araban olsa hangi yolda süreceksin, güzel memleketimin taşlı yollarında mı?)

Cuma, Haziran 17, 2005

aşk ölmez mi?

Hatalar; Yeminler
Bitişler; Başlangıçlar
Yalanlar; Suskunluklar
Kıskançlıklar; Terk edişler
Pişmanlıklar; Yalvarışlar
Kırılmasın diye
Durur kalbim usul usul
Bedeni aşar aşk
Aşk ölmez biz ölürüz
( sertap erener)

Bence aşk ölür, biz yaşarız.
Aşkı yaşatmasını bilen , öldürmesini de bilmeli...
Kimse unutulmaz değildir.
O eskidenmiş ölümsüz aşklar, herşeyin plastik olduğu günümüzde
aşklarda plastik artık, bir gün önce seni seviyorum, senin için
ölürüm diyenler, bir gün sonra başka birinin koluna girebiliyor.
Sanırım duygularda artık yapay olmaya başladı.
Kim ki gerçek aşkı bulur ( ki şu zamanda çok zor) sakın onu
bırakmasın.Onun için ölmesin, yaşasın,
işte o zaman aşk ölmez sizinle birlikte yaşar.

Perşembe, Haziran 16, 2005

yalnızlığım

Canım nedense bugünlerde çok sıkılıyor, gece dışarıya çıktım, sahile dolaşmaya ama
oda fayda etmedi. Sanırım yalnızlığım bugünlerde yine tavan yaptı.
Sakın siz yalnız kalmayın. Ben kaldım çok acı verici birşey


ne deniz kokusu
ne denize düşen ay ışığı
ne de içilen bir sigara
çare olmuyor yalnızlığıma

sen sakın yalnız kalma
bu içilen sigara
sedece senin için...
(benden)

Çarşamba, Haziran 15, 2005

öylesine

insanlar neden hep cam kenarında yolculuk yapmak ister.
amaç dışarıya mı bakmaktır yoksa,
omzunu cama mı yaslamaktır
koridor kenarındaki koltukların suçu ne.
sorarım size.....

hep güzelliklerin bizimle olmasını isteriz ama
güzeliğin yanında gerekliliğide unutmamak lazım
cam kenarı güzeldir ama yanındaki olmadan olmaz
cam kenarı.

hayatınızda ki koridor tarafına bakmayı unutmatın.
kalmayın her zaman cam kenarında..........
javascript hit counter
eXTReMe Tracker