Çarşamba, Kasım 23, 2005

Ben: Nasılsın ne var ne yok?
Mehmet: iyidir ne olsun?
Ben: çocuk nasıl, büyüdü mü?
M: bilmem dört gündür büyümüştür her hal de?
B: Ne oldu hayırdır hasta falan mı?
M: vefat etti?
Sessizlik?
Sessizlik?
Sessizlik?
B: başın sağ olsun?
Sessizlik?
Başımdan aşağıya kaynar sular döküldü derler ya, sanırım o an içinde olduğum durum buydu.
Telefonunu çıkardı, çekmiş olduğu fotoğrafları gösterdi.
İnsan ne diyeceğini bilemiyor ki böyle durumlarda.
Yine sessizlik?
4 aylıktı, adı Betül dü.
Ama artık yok aramızda.

Teselli etmek için konuştum onunla ama evlet acısı nasıl hafifletilebilir ki. Anlattı yaşadıklarını, doktor ihmali olduğunu söyledi. Zamanında teşhiş edilse belki kurtulurmuş. Ama olmadı.
Bu kadar ucuz olmamalı insan hayatı.

Bir haftadır bu olay yüzünden moralim çok bozuk, eğlenceli olayları paylaştığımız gibi acılarımızıda paylaşmamız gerektiğini düşündüm, o yüzden bu post u yazdım.

Perşembe, Kasım 17, 2005

I am a Superman

Bugün arkadaşla Kızılayda buluştuk ve biraz sohbet biraz yürüyüş yaptık. Kızılaydan Maltepe Pazarının olduğu yere doğru giderken Kızılay'ın Kan Bağış Aracını gördüm. Daha önce deneyip yapamadığım bağışı bu sefer gerçekleştirmeye kararlıydım. İçeri girdim verilen kağıtdaki soruları cevaplarken aç olduğumu fark ettim. Kağıdı oraya bırakıp yemek yemeye gittik. Yedikten sonra tekrar aracın yanına gittik ama doktor yemekten sonra yarım saat geçmesi gerektiğini söyledi. Yarım saat sonra tekrar gittik, bu sefer de ayağımızı sürttüğümüzden midir nedir çok fazla sıra vardı içerde, tekrar gezmek zorunda kaldık. Ama kararlıydım verecektim o kanı. 1,5 saat gezdikten sonra yani yaklaşık kağıdı doldurduktan 2.5 saat sonra nihayet içeri alındım. Sıradan bir insan olarak girdiğim kan verme aracından süpermen olarak çıkmıştım. Artık bende bir süpermenim. (Kendimle gurur duyuyorum)
Günün karı: kandan sonra verilen meyva suyu, çokoprens, dünya klasiklerinden bir kitap (Platon-Şölen) ve hesabıma yatan yüklü bir sevap.

Çarşamba, Kasım 16, 2005

Reklam

Son çıkan muhabbet kart reklâmının verdiği mesaj Türkler uzaya giderse orayı da çöplüğe çevirir gibi bir şey sanırım. Nedeni, Türk uzay gemisi geçtikten sonra arkadan yeşil bir kart geliyor, belliki dayı kartdaki kontörleri yükledikten sonra camdan fırlatmış boş kartı. Herhalde öyle olmuş olmalı, yoksa ne işi var o kartın uzay boşluğunda.Bundan sonraki reklamlarda uzay boşluğunda uçuşan sigara izmaritleri ve çekirdek kabukları görmek istiyoruz. Kartı atan onlarıda atar herhal de.

Temiz bir çevre, temiz bir dünya ve temiz bir uzay istiyoruz.

Pazar, Kasım 13, 2005

Kız İsteme

Gerekli malzemeler: Bir adet kız, bir adet erkek ve iki tarafın aileleri.

İlk olarak bir kız bulunur (komşu kızı, sınıf arkadaşı, çocukluk aşkı vb.) veya kız sizi bulur yani bir şekilde çift olunur. Birkaç sene flört edilir, iki tarafın birbirini tanımaları ve birbirlerine karşı katlanabilirlik oranları ölçülür. Birbirlerine katlanabildikleri anlaşılınca, çiftlerin ailelerine durum bildirilir. Ailelerden olumlu yanıt alınınca geriye çok az bir zahmet kalır. Bu aşamalardan başarıyla geçen çiftler artık isteme aşamasına gelmiş sayılır.
Bundan sonra iş erkek tarafına kalır. Erkek tarafı çiçek, çukulata vb tarzda yardımcı nesnelerle kız tarafının evine gider. Kız tarafı durumu bildiği için fazla zorluk çıkartmayacaktır. Yenen yemekler ve içilen çaylardan sonra durumun getirdiği mutluluktan dolayı kahve seremonisi unutulur ve erkeğin babası klasikleşmiş olan o meşhur cümleyi kurar ? Allah?ın emri, Peygamberin kavli ile kızınızı oğlumuza istiyoruz.? Kızı vermeye dünden razı olan kız tarafı ?çocuklar zaten birbirini görmüş beğenmişler, bize de vermek düşer, alın sizin olsun, kızımız artık sizin kızınızdır? der. Erkek tarafının yanında giderken götürdüğü söz yüzükleri cepten çıkar ve genç çiftlerin parmaklarına geçirilir. Daha sonra nişan ve düğün tarihi belirlenmek üzere mutlu bir şekilde ortamdan ayrılınır.

Tüm bu aşamaları geçen ve hafta sonu sevdiği kızla sözlenen Mustafa?yı kutluyorum ve mutluluklar diliyorum. Darısı diğer çiftlerin başına.

Not: Böyle durumlarda erkeğin askerliğini yapma şartı aranmaz.

Cuma, Kasım 11, 2005

Sanalım sanalsın sanallar

Yine Yine Yine sobelendik mercan sobeledi bu sefer.
1. Günde ortalama kaç saat internettesiniz ?
Fazlası zarar 3 saat yeter. Ama bu aralar oda olmuyor.

2. Herhangi bir messenger kullanıyormusunuz ?(hangisi)
Tabiiki msn messenger.

3. Kaç tane mail adresiniz var?
Üç büyüklerin (mynet, yahoo, hotmail) dışında bikaç tane daha var ama bakmıyorum bile. hatta niye aldığımı bile hatırlamıyorum.

4. Sizinle bütünleşen sanal bir adınız ya da nickname'iniz var mı?
ASHKAR dedin mi herkes tanır :)

5. internet ortamında tanışıp, real yaşamınız da pekişen arkadaşlıklarınız var mı?
Daha o mertebeye gelemedim. İlerde o da olur inşallah.

6. ınternet üzeriden alışveriş yapıyormusunz?
Hayır ama yapakta istemiyorum ( güvenlik şüphelerim var), ama yapana da karşı değilim.

7. lütfen şu cümleciği iki saniye düşünüp, aklınıza ilk geleni yazınız

ya ınternet olmasaydı

internet cafelerde çalışanlar işsiz kalırdı, Daha az fatura öderdik, chat te tanışıpta gerçek hayatta karşılaşınca hayal kırıklığınında ötesine geçip karşısındakini öldüren insanlar olmazdı, tez ve ödevlerde, kütüphane de kitaplar arsında cebelleşip birşey yazamayıp düşük not alırdık vs vs..

8-Benimle nerelerde mi karşılaşabilirsiniz?
MSN de orada olmazsam, cepten ulaş ben seni bulurum, oladı kesin bloglar arasında geziyorumdur.

sıra geldi sobelemeye
1- pink (hocaanım neler diyecek bakalım)
2- Mandalina ( kitaplardan başını kaldırırsa, yazar birşeyler diye umuyoruz)
3-şekerpare( belki geri gelir)

Çarşamba, Kasım 09, 2005

Az kaldı

Artık yavaş yavaş belli olmaya başladı. Şimdilik ne zaman sınava gireceğim ve ne zaman orda olacağım belli oldu. 1-2-3 Aralıkta sınavlar 12 aralıkta da kesin gidiyorum askere. Nereye ve ne olarak gideceğim ise şimdilik muallakta.
Dün askerlik şubesine gittim ve evraklarımı aldım, evraklarla birlikte 5.55 Ytl de para verdiler. Sanırım sınava gitmem için yol parasıydı ama dönüpte sormadım görevliye bunu neden verdiniz diye. 1 kasımda evraklarla birlikte sınav yerinde olmam gerekiyormuş. Sınav sonrası belli olacak kısamı yoksa uzun mu yapacağım.
Ben gidene kadar tereddüt içinde uyumaya devam edin, ben askerliğe başlayıp, sınır boylarında nöbet tutmaya başlayınca rahat rahat uyuyabilirsiniz, sıcak yataklarınızda :) Yaklaşık bir ay daha buralardayım, şimdilik bunun zevkini çıkartıyorum, sonrasını...
Önünümüzde ki günler gösterecek.

Pazar, Kasım 06, 2005

isim tartışması

Dün geceki Okan Bayülgen in programını geç olmasına karşın bir çok kişi izlemiştir herhalde. Programın başlangıcı, insanı dumura uğratacak cinstendi. Konuk olan zat-ı muhterem, gazeteci Hakkı Devrim, girişte (bence) büyük bir pot olarak adlandırabileceğim bir yorum yaptı. Neymiş Ramazandan sonra kutlanan bayramın ismi Şeker bayramıymış ve bu ismi çocuklar koymuş (şeker üreticileri koymuş olmasın). Ramazan bayramı daha yeni yeni söyleniyormuş, yani yeni moda olmuş böyle demek.
Düz bir mantık yürütecek olursak Ramazan bayramında gelen misafirlere şeker yerine başka birşey verilse ( ki bizim buralarda verilir ) ramazan bayramının ismi o olacak.
Çocuklara para verilse demek ki çocuklar para bayramı diyecek, yani cocukların gönlünü nasıl yaparsan, onları hoşnut edersen çocuklar o ismi kullanacak...

Madem yılların gazetecisisin biraz araştır ve neden Ramazan bayramı dendiğini öğren değilmi ama. Öyle işkenbey-i kübra dan atarak konuşmak yakışmıyor bence bir gazeteciye, yada en azından kendine gazeteci dedirten ve bu meslekte saygın bir yeri olan insana. Biz bu zihniyetle, daha öncede dediğim gibi Kurban bayramına Et bayramı deriz.

Çarşamba, Kasım 02, 2005

SLM

Uzun bir aradan sonra herkese merhaba. Görüşmeyeli gerçektende uzun süre olmuş. Umarım herkes iyidir, malum kış geldi hastalıklarla başımız dertte. Ramazanın yarısını hasta olarak geçirmiş biri olarak kendinize dikkat etmenizi öneririm. Normalde grip yada nezle için 'yatarak 1 hafta da ilaçla 7 güde geçer' derler ama nedense benimki bayağı bi uzun sürdü. Neyseki bu aralar iyi sayılırım.
Bayram geldiya ondandır belki.
Şimdiden herkesin bayramını kutluyorum. Sevdiklerinizle beraber, şeker tadında bir Ramazan bayramı geçirmeniz dileğiyle... Sevgiyle kalın

NOT: Aklıma gelmişken, lütfen rica ediyorum, Ramazan bayramına Şeker bayramı demeyin. Eğer öyle olursa Kurban bayramının adı da Et bayramı olur.
javascript hit counter
eXTReMe Tracker