Cumartesi, Aralık 30, 2006



KURBAN BAYRAMINIZ MUBAREK OLSUN...



Yeni yılınızı kutlamıyorum. Yıllardır, yok sağlık, yok başarı, aşk-meşk, ıvır zıvır diledikte ne oldu. Bi b.k olduğu yok...
Kutlamıyorum anasını satayım, neyse cezasıda çekmeye hazırım...

Pazar, Aralık 24, 2006

RE: pAlyAçO

Ben bir palyaçoyum....
Adamın biri bir gün doktora gitmiş.
'Doktor bey ben mutsuzum, hiç gülemiyorum, mutlu olamıyorum, demiş.
Doktor :sana ben birşey yapamam , demiş.
Adamla birlikte cam kenarına geçmiş.
Doktor :şu karşıdaki sirki görüyor musun? ,demiş.
Adam: Evet.
Doktor :Oraya git, orada bir palyaço var. O seni çok güldürür,çok mutlu olursun, neşelenirsin' demiş.
Adam :Doktor bey ben o sirkin palyaçosuyum, demiş
Kimse bilmiyor mutsuz olduğumuzu. Dışarıdan bakan herkez seni mutlu sanıyor. Oysa içeride kopan fırtınaların kimse farkında değil. Sen sadece palyaçoluk yapıyorsun herkeze, belkide yapmak zorunda hissediyorsum kendini. Her gülen mutlu değildir, bunu bilin ve fark etmeye çalışın etrafınızdaki palyaçoları. Çünkü sizde onlardan birisiniz.


böyle demişim 8 Temmuz 2005 de ve hala değişen bişey yok. ben hala polyaçoyum :(

Perşembe, Aralık 21, 2006

kOpyA


Geçenlerde cansunun sayfasında okudum sınavlardan uykusuzluktan falan bahsediyordu.
Bende dedim madem emekli bir öğrencisin engin tecrübe ve deneyimlerini çocuklarla neden paylaşmıyorsun.
Artık yalnız değilsiniz sizinde var üstadınız eyy öğrenciler.
Her türlü problemizi sorabilirsiniz artık.
Gelelim bugün ki konumuza.
KOPYA
Nasıl çekilir?, çekilirken nelere dikkat etmelidir?, nasıl yakalanılmaz?, yakalanılırsa ne gibi yalanlar söylenir?
1- Kopya çekmenin milyonlarca yöntemi vardır. En bilineni küçük bir kağıda yazmak ve sınavda bir şekilde bu kağıttan yararlanmaktır. Tırnaklara yazmak, hesap makinesinin arkasına yazmak, oturacağınız sıraya yazmak- ki bu biraz sorun olabilir gelen lavuk yerinizi değiştirebilir, bu durumda yerinize geçen öğrenciye oraya kopya yazdığınızı söyleyin ki gariban faydalansın sizde sevap kazanın-, zeki bir öğrencinin herhangi bir şekilde yakınına konuşlanmak, yön fark etmez yeter ki yazdıklarını görün, silgiye yazmak- özellikle test olursa alış-veriş içinde güzel bir gereçtir silgi-, bunların dışında ele, avuca yazmakta işinizi görebilecek tekniklerdir.
2- Dikkat edilecek en önemli husus, gözetmen olarak sınava giren kişinin ? ki lavuk diyoruz kısaca- konumunu iyi hesaplamak ve o görmeden kopyaya bakmak. İlk olarak soğukkanlı olacaksın ve ben onu görmüyorsam o da beni görmüyordur diye düşüneceksin, başını kuma gömen devekuşu misali. Ayrıca çok hızlı olacaksın. Mümkünse lavuğun masasına bir gazete bırakacaksın ki o okurken işini kolayca yapabilesin.
3- Soğukkanlı olduğunuz sürece yakalanmazsınız, bunu unutmayın. Etrafı iyice kolaçan edin, gözünüzü dört açın kafi.
4- Diyelim yakalandınız. Sakın panik yapmayın. Sakin olun, derin derin nefesler alın, sonra da verin ama sakın poff diye bir ses çıkartmayın bu verişlerde, lavuk şüphelenmesin. Sizi kopya çekmeyle itham ederse hemen inkar edin. Yüzsüzlüğün son haddine çıkacaksın bu gibi durumlarda. Yüzünüz mü kızardı "burası da amma sıcak oldu" gibi bir cümle kurun lavuğun duyabileceği bir tonda. Hesap makinesi istemiştim, silgi istemiştim, uç istemiştim, kalemtıraş istemiştim gibi yalanlar söyleyin ama peş peşe değil, aklınıza ilk geleni. Yer mi acaba diye düşünmeyin. Yemezse zaten kağıdınızı çoktan alıp gitmiş olacak. Sizde yavaşça sınıfı terk edersiniz.

Diğer dersimizde ileri kopya çekme yöntemleri?

Salı, Aralık 19, 2006

KINALI KUZULAR

Sözlerin bittiği ve hani bazen olurya göz yaşınız akmazda tam şuranızda işte, boğazınızda düğümlenirya bir şeyler, öyle işte...
İzlenmesi gereken bir dizi.
Dandik aşk hikayeleri yada ağa zulm leri yerine kendi tarihimizi ve gerçek yaşanılmış olayları anlatan ve o zamanda yaşayamamış olmanın burukluğunu yaşatan bir dizi.
İZLEYİN DİYORUM SADECE...

Kınalı Kuzular.com

Kınalı Kuzular.net

buda sözlükten bir alıntı dizi hakkında..

trt'nin en müstesna işi, ahmet yenilmez'in yüzakı.

"halk bunu istiyor" saçmalığından intihar etmektense televizyonlarımızı balkondan atmaya kalktığımız* şu günlerde, ilaç gibi, şurup gibi, serum gibi gelen başyapıt.

özel efekti olmayan, sezonlarca uyuşturmayan, saçma sapan adlar ezberlettirmeyen, namsız hakikatli bir iki senaristin elinden çıkmış, dua müsebbibi.

trt'nin neler yapabileceğini ispatlamış efsane namzeti.

bir tek hey onbeşli'si için bir hafta beklenecek türkü mabedi.

"bedeli çanakkale'de şehitlerin kanıyla ödenecektir..."

Pazartesi, Aralık 18, 2006

yOktU - 2

Arkalarda oturuyordu. Biraz silik ve ezik bir duruşu vardı. Biraz da çocukça. Sesini beğenmişti ilk olarak. Çünkü sadece sesini duyuyordu, önde oturduğu için. Her defasında dönüp bakması gerekiyordu.
Böyle başladı her şey.
Daha sonraki günlerde yanına oturmuştu kız. Her defasında ona dönüp kalem alıyor imza için, beraber yapmayı teklif ediyordu verilen kısa ödevleri. Arkadaşına dediği "beğeniyorum onu" cümlesinin etkisine girmişti artık.Hep onu düşünüyordu. O nun her merhabası mutluluk veriyor, telefonuna ondan gelen çağrıyı görünce içine bir sıcaklık doluyor, göz göze geldiklerinde içinden "acaba oda beni..." cümlesi geçiyordu. Gereksiz bir mesaj da bile kalbi yerinden çıkacak gibi oluyordu.
...
Sonunda olması gereken oldu ve konuştu kızla.
" Bana göre değil, şimdilik bir ilişki istemiyorum" dedi kız.
Beklemiyordu aslında böyle bir cevap.
Üzülmüştü sadece.
Bu üzüntüden bir hafta sonra O kızın bir başkasıyla birlikte olmaya başlamasını duyduğunda yaşayacaktı asıl üzüntüyü.
Kırılmıştı kalbi.
Uzun süre konuşmadı onunla, yanında oturmasına rağmen.
Bakmadı bile yüzüne.
Kızgın mıydı?
Hayır.
Kırgınlık, belki...
Hatta hala ona karşı beslediği hisler vardı. Hep onu düşünüyordu.
Ama yoktu bir yaşanılmışlığı.
...
Taki o geceye kadar. İçinde hep bir umut vardı belki olur diye. Sabırsa en katmerlisi, bekleyişse en sabırlısı, duyguysa en yoğunu.
"Kötü bir haberim var sana."
"Arık onu düşünmesen iyi olur. Geri döndü o'na."
Bu sefer yıkılmıştı.
Mutluluğu hak ettiğine inanıyordu çünkü. Çok fazla bir şey istemediğini düşünüyordu. Beklide çok fazlaydı istediği.
Mutluluk.
Üç gün ağladı. Islak ve yürekten. Aynı şarkıyı dinleye dinleye. Ve o gün bitmeye başladı içindeki sıcaklık...
Yoktu hiçbir yaşanılmışlığı...
biraz uzun oldu kusura bakmayın

Perşembe, Aralık 14, 2006

aLoooo

Fark etimde hayatım hep beklemekle geçiyor.
Lise bitsin, üniversite bitsin, askerlik bitini, o bitsin bu bitsin hep bekle hep bekle sıkıldım valla. Aksilik neyi beklediğimi de bilmiyorum. Hep kısa dönemsel planlar ve beklemeler.
Ne olacaksa olsun artık.
Aloo kime diyom ben.
Ne olacaksa olsun artık.
Kader, felek kimseniz biri cevap versin.
Huuu.
Yok mu sesimi duyan, kime diyooomm ben aloooo?

Pazartesi, Aralık 11, 2006

YoKTu

Evet evet öyle olmalıydı.
Çünkü başka bir şey gelmiyordu aklına.
Yoktu yaşanılmış bir şeyi.
Sonra, düşündü. Ortaokul yıllarına geri döndü. O anı hatırladı. Kızın, arkasını dönüp, sevdiğini ima eden cümleleri geldi aklına.
Demek ki, dedi. O sözler yapışmış beynimin bir köşesine ve şimdi oyun oynuyor benimle, rüyalarıma girerek.
Yoktu hiçbir yaşanılmışlığı.
Güzeldi, sadeydi, en azından ona öyle görünmüştü. Ama sitem ediyordu konuşmalarında, tam olarak hatırlamasa da ne söylediğini, sadece masumiyeti kalmıştı aklında.
Rüyasında gördüğü bu kıza aşık olmuştu.
Aşk neydi?
Yolda gördüğü birini O sanıp kalbinin yerinden çıkacak gibi olması mıydı?
Belki görürüm diye evinin önünden geçerken adımlarının yavaşlaması mıydı?
Bilmese de, sırf ona olan duygularından başkalarına bakmaması mıydı?
O aklına geldiğinde, yüzündeki salakça tebessümü gizleyememesi miydi?
.
.
.

Üç yıl geçti böyle. Bir, belki iki defa görmüştü ya da gördüğünü zannetmişti.
Farklı bir duyguydu onun ki.
Yoktu hiçbir yaşanılmışlığı.
İçinde kaldı hep.

Cumartesi, Aralık 09, 2006

oLMaZ Mı?

Şöyle okkalı bir küfür savursam boşluğa doğru
İsyanımı haykırsam
Lanet okusam gelmişine geçmişine
Sonra dönüp arkama bile bakmadan gitsem
Karanlığa karışsam
Geldiğim b.ktan hayatın içine geri dönsem?
.
.
.

Dönmesem?
Bilmesem hiçbir şeyi
Duymasam hiçbir sesi
Görmesem hiçbir şeyi
Duygusuzlaşsam iyice
.
.
.
Olmaz mı?

Pazartesi, Aralık 04, 2006

KıZ iSTeMe- 3

Ateisten kız isteme
Allah?ın emrr? şey
(ulan ne desek )
Ya sen versene şu kızını bizim oğlana.

Ateistin kız istemesi
Allah?ınız emri peygamberinizin kavliyle kızınızı oğlumuza istiyoruz.

Taş devrinde kız isteme
Ver kızı uhhh
Al kızı ohhh

Küçük Emrah ın kız istemesi
Benim hiç kızım olmadı abiiii

Cin Ali nin kız istemesi.
Ver kızı ver. Kızı bana ver. Ver babası ver.
Al Ali al. Bu kızı al. Tepe tepe kullan?

Aziz-i yıldırımın kız istemesi.
Alın bu parayı kızın babasına verin.
Sonrada kızı alın gelin. Alıp geldikten sonra biraz daha vereceğimizi söyleyin.

Mecnu'nun Leyla yı istemesi
Allah'ın emri peygamberin kavliyle?.
Bizim deliye verecek kızımız yok? ( adamı niye delirdi zannediyorsunuz )

Not: Buradaki yazılar tarafımdan uydurulmuş olup kaynağı bende saklıdır. Kimse üstüne alınmasın. Ayrıca sayfama "kız isteme" diye google da aratıp gelenlere itafımdır ve son yazıdır bununla ilgili...

Pazar, Aralık 03, 2006

Eskİ / yEnİ

eskiden gençler
buralara gider



bunlara çalışır





bunları işaretler




buralardan tercih yapardı



bugünlerde ise

buralara gider




bunlara çalışır




buraları işaretler




buralardan tercih yapar oldu




sonuc olarak; hangisi daha kazançlı acaba???
javascript hit counter
eXTReMe Tracker