Pazartesi, Ekim 30, 2006

kIz İstEmE - 2

Gerekli malzemeler: Bir erkek, bir kız ve iki tarafın aileleri.
İlk olarak erkeğin askerliğini yapmış olması ve bir iş sahibi olması gerekir. İş sahibi olan genç ilk zamanlar evliliği düşünmez çünkü evlenmeyi planladığı bir flörtü yoktur. Daha sonra ailesinin baskısına dayanamayan genç evlenmeye razı olur( bizzat tanığım insanlar var bu şekilde evlenen).
Sıra gelir kız mevzuğuna.
Akrabağlara, komşulara sağa sola haber verilir "bizim oğlan evlenecek sizin oralarda kız var mı?" diye. Tabi erkek de bu arada boş durmaz "madem evleneceğim sağa sola bakayım bari" der ve her hafta sonu davetli olmasa da düğünlere kız bakmaya gider( Bulursa helal olsun deriz bizde ona :). Gelen haberlere göre tavsiye edilen kızı, erkeğin görmesi sağlanır ( bu durumda kızın da, erkekle aynı şartlarda olması gerekir). Erkek kızı beğenmez ise hemen diğer alternatifler devreye girer, beğenirse kızla erkek buluşturulur. Belirli bir süre (30 ila 60 dk) konuşan çift adayları arasında bir kıvılcım çıkarsa bu iş olacak demektir. Kıvılcımı gören kız tarafının büyükleri gizli gizli erkek hakkında bilgi toplar ve kendilerine göre, uygun meziyetlere sahip olan erkeğe onay verirler.
Erkek tarafı götürülmesi gerekenleri götürür ve kız evinde direk olarak kahve seremonisine geçilir( bazı yörelerde, kız erkek için özel olarak tuzlu bir kahve hazırlar ki bunun sebebi, erkek tarafının kararlığını bir nebzede olsun ölçmektir. Erkek bunu içerek " ben senin için bunu bile yaparım" imajı verir.). Kahvelerin bitmesinin ardından, yine o sözler devreye girer " Allah'ın emri Peygamberin kavli ile kızınızı oğlumuza istiyoruz". Kız tarafı naz tarafı sözünü doğrular cinsten bir sözle " kısmetse olur " kelimeleri dökülür kız tarafından. Yani şimdi gidin sonra gelin demektir.
İkinci seferde aynı durumlar yaşanır ve kız verilir.
Aile büyükleri tarafından yüzükler takılarak en kısa sürede nişan için söz alınır ki çiftler belirli bir süre sözlü olarak takılsınlar diye.
Bu tarzda bir evliliğe halk arasında görücü usulü evlilik denip, halen yaygın olarak kullanılan bir evlilik türüdür.

Cumartesi, Ekim 28, 2006

hAftAyA dÜğÜn vAr bEklErİz !!!

Acısıyda demiyeceğim zira bayağı tatlı bir bayramı daha geride bıraktık. Darısı diğerlerine. Akıllarda kalanlar ise;
1-Köyde yenen fırında patates.
2-Köyde, köy ekmeğinin arasına sürülmüş, köy tereyağı ile birlikte yediğim köy peyniri.
3-Gelenlerin, gidenlerin, görenlerin vel-hasıl bir şekilde iletişim kurduğumuz herkesin sorduğu, o can sıkıcı soru; " ne zaman evleniyorsunuz yada (anne ve babama bakarak) ne zaman evlendiriyorsunuz bunları ( bunlar dedikleri ben ve kardeşim)".
Bi saatten sonra bizde işi geyiğe vurup "haftaya evleniyoruz çifte düğün yapıyoruz. Kartları dağıttık elinize geçmiş olması lazım" gibi cümleler kurmaya başladık. Nedense bizim bekar kalışımız dert olmuş millete. Söz bi şekilde dönüp dolaşıp hep aynı yere geliyo. "Ne zaman."
"Ya kardeşim bize bi tarih söylemediler, olunca haberiniz olur zaten, mümkünse önümüzdeki 3-5 yıl görüşmeyelim", diyesim geliyor ama saygıdan birşey de denmiyor.
Bu gidiş pek hayra alamet gözükmüyor ama, hadi hayırlısı bakalım.
Sultanlığın keyfini bile yaşatmıyorlar insana.

Pazartesi, Ekim 23, 2006

bUgÜn bAyrAm

HERKESE ŞEKER TADINDA BİR BAYRAM DİLİYORUM.
not: biraz geç kalmış olabilirim kusura bakmayın, köyden yeni geldim :)

Cumartesi, Ekim 21, 2006

böööğğğ

Eskiler bilir ( sanki çok yaşlıymışım gibi oldu). 80-81-82-83 doğumlular kesin hatırlarlar (84 lüleri bilemiyorum). İlkokula yeni başladığımız zamanlardı. Çernobilden kaçırılanlar mı, yoksa ihraç falası ya da "ulan satamadık madem memleketimin çocukları yesin en azından" lafını yerine getirmek için midir bilemiyorum, beleşinden hemde en beleşinden fındık dağıtılırdı okullarda (bazen kuru üzüm vb. şeylerde hayal meyal hatırlar gibiyim). Nasıl işlediyse artık zihnimin en derinlerine, ne zaman fındık görsem; görsem diyorum çünkü yiyemiyorum, o yıllar geliyor aklıma, hemde en siyah önlüklüsünden ( yakalar o yıllarda da beyazdı). Mühtiş bir mide bulantısı ve kusma hissi uyandırıyor bende fındık, ama sadece kavrulmuş fındık. Bir ara yürütülen aganigi naganigi sloganlı reklamlarda bile yiyemedim ve fındık tüketimine katkıda bulunamadım bu yüzden. Burdan tüm yetkililerden özürde dilerim icabında.
Şimdi diyeceksiniz niye yazdın bunları,
eve gelen bir torba dolusu fındık üzerine.

Pazar, Ekim 15, 2006

IşIk ve sEvgİylE

Aylardır aynı giden düzeni bu gün muhteşem bi olayla bozdum. İş- ev , ev - iş arası sıkıcı ve monoton düzeni Muhteşem İLHAN İREM konseriyle bozmuş oldum ki gerçekten de muhteşemdi.
Hemen hemen her şarkısına eşlik ettiğim (italyanca söylediği hariç) , alkışlamaktan ellerimin acıdığı (feda olsun ona), bağırmaktan sesimin kısıldığı (oda feda olsun) muhteşimin muh unda, fev-kaladenin fev kinde, olağanüstünün üstünde bi konserdi.
Oturduğum yer itibariyle yaptığı her hareketi gördüğüm ve gözlerimi bi dakika bile ayırmadığım harika saatlerdi. Bence bunca yıl bizi kendinden mahrum etmeye hakkı yoktu ama dönüşü muhteşemdi. Yine tarihi bi olaya tanıklık ettim, ilerde çocuklarıma, hatta torunlarıma anlatacağım bi konserdi. Sahne performasıda bi o kadar güzel ve tavırları çok samimiydi. Konserin her anı güzeldi ama en güzeli sanırım herkesin hep bir ağızdan ayakta söylediği "haydi sil gözlerini" şarkısıydı. Kendi adıma "bezgin" ve "dua" parçalarını okumasını çok isterdim ama söylemedi, canı sağolsun ne yapalım dinlediklerim yeter de artar bile.
Bis kısmında söylediği parçalara eşlik eden semazenler ve ayakta izleyen seyircilerin görüntüsü de görülmeye değerdi.
Uzun süredir kendimi hiç bu kadar iyi hissetmemiştim, güzel bi değişiklik oldu benim içim. Bi süre götürür sanırım beni bu güzellik.
Gelemeyenler, sizde kendi derdinize yanın ve pişman olun, ne yapalım artık :)

Perşembe, Ekim 12, 2006

bOykOt


Bunların yaptığına dinime söven müslüman olsa ya da iki kişiden sonra üçüncüye düşen mesele gibi bişey sanırım. Üstelik bizim yaptığımız bişey yokken, onların cezayir de yaptıkları ortada. Eee ne olacak şimdi demiyeceğiz, yapmamız gerekeni yapacağız. Bütün fransız mallarını boykoto başlıyacağız. Kendi adıma zaten pek kullandığımı söyleyemem ama kullananlardan ricam ( ne ricası emir:) boykoto başlıyalım.
Evdeki bütün danoneler çöpe, arabalar satışa ( kim alacaksa artık), depo daki benzinler dursun bitince artık total dan almazsınız, carrefour a da uğramazsanız iyi olur kanısındayım, bayan arkadaşlarda makyaj malzemelerini atarlar artık çöpe, dime ama.
Allah ın salakları siz kimle uğraşıyonuz be.
Resim : kayhanoviç

Pazartesi, Ekim 02, 2006

İstErdİm

geçenlerde pinkmoon un yazdığı 200. pempem yazısından sonra geriye dönüp bi baktımda pek bişey yazmamışım, ya da yazamamışım. beceremiyorum sanırım ben bu işi. büyük bi hevesle başlamıştım ama artık cümleler klavyenin tuşları arasında sıkışıp kalıyor. yoksa yazmak isterdim, işteki durumları, işten çıkma isteğimi, geçen günkü yaptığımız işteki patlamayı ve tehlikeyi, geçen hafta enerji altında kalıp yaralanan 2 kişiyi, ekipdeki gırgır şamatayı...
Asker arkadaşımla kızılay da buluşup dertleştiğimizi, kaçış planlarıma yenilerini eklediğini söylemek istersim, kuzenimde açtığım iftardan bahsetmek isterdim...
çok şeyler söylemek isterdim ama olmuyor artık. sadece okumakla yetiniyorum bu aralar.
belki yakında onuda bırakırım.
javascript hit counter
eXTReMe Tracker