Perşembe, Temmuz 28, 2005

Üç dört gündür dünyadan haberim yok. Nedeni, bir arkadaşımın ısrarı üzerine köye VİŞNE toplamaya gidişim. O kadar yorucu bir iş ki benim gibi bir gece kuşunun (belkide) yıllar sonra saat 23 gibi yatmasına neden oldu. Kas ağrıları, çizilen, kanayan kollar, artık tutmaz olan parmaklar, merdivenden düşme tehlikeleri ve kavurucu sıcakta cabası.
Hergün sabah 7 de kalkmanın zorluğunu yaşadım. Sanırım benim bünye bayağı bir alışmış sabaha karşı yatıp öğleden sonra uyanmaya. Yarın askere gidince bu yüzden dayak yemezsem iyi valla.
Komutan: Koğuş kaaaaaalllllkkkk.
Ben: Yaa komutanım bi 5 dakka daha.
şııılllaaapppsss (tokat sesi)
Ben: Emret koomuutaanım...(avazım çıktığınca bağırarak tabi)

Cumartesi, Temmuz 23, 2005

İnsanların neden ütü yapmaktan nefret ettiklerini artık daha iyi anlıyorum. Bugün bir kaç pantolon, gömlek ve T-shirt ütülemek zorunda kaldım. Nasıl kalmak ama resmen elbiselerle güreştim. Bir yerini düzeltirsin diğer taraf kırışır, kollar ayrı, yakalar ayrı uğraş babam uğraş. Gömleklere hiç değinmeyim onlar başlı başına sorun zaten.
Madem teknoji çağında yaşıyoruz bence bilim adamları bu ütü işinede bir çare bulmalı. Ne bileyim; kırışmayan elbiseler(galiba vardı böyle bişey), kendi kendine ütüleyen ütüler yada modacılara söyleyelim ütüsüz, kırışık elbiseler moda olsun...

Perşembe, Temmuz 21, 2005

' Ankara Ankara güzel Ankara, seni görmek ister her bahtı kara' sanırım böyle birşey vardı devamını bilmiyorum ama. Nihayet gelebildim evime, elimde 5 yıl sonunda okulu başarıyla bitirdiğimi yazan çıkış belgesiyle birlikte.
Ama hala kızgınım öğrenci işlerindeki sekretere. Sene boyunca odalarında solitaire oyununda fal bakıp 'acaba evde kalacakmıyım yoksa evlenecekmiyim ikilemini çözmeye çalışıyorlar (kim alır be senin gibi suratsızı evde kaldın işte söylüyorum buradan). Sadede bir ay çalışıyorlar çıkış işlemleri için, onda da insanın sinirlerini tepesine çıkartıyorlar...
Neyse artık öğrenci değilim ve o şahışlarla muhattab olmayacağım bundan sonra.
Sanırım gerçek hayat bundan sonra başlıyor. Hayatta kendime başarılar diliyorum. Hadi hayırlısı.

Salı, Temmuz 19, 2005

Bugün çok yogun bir gündü. 2 gün önce İstanbul'daydım, dün Gebze de, bugünde İzmit deyim. Okula uğradım çıkış işlemlerini başlatmak için. Çıkış için 2 adet fotograf istiyorlardı, bende de olmadığı için fotografçının yolunu tutmak zorunda kaldım. İnsan çok kasılıyor yaa. O makinanın karşısında zoraki poz vermek...
Okulda işim bitince Goku ve Oradaolmayan la buluştuk. Goku nun işleri vardı onları hallettik oradanda Oradaolmayan ın arkadaşlarıyla buluştuk. Sonra gez babam gez. Ayaklarıma karasular indi valla.
Bu postu Oradaolmayanın bilgisayarından yazıyorum.Kendisi şuan uyudu.(canım benim bir bebek gibi gözüküyor uyurken:)
Bu arada Goku nun herkese selamı var.
Yarın bir aksilik olmazsa çıkış belgesiyle birlikte memleketime, Ankara ya dönüyorummmm...

Pazar, Temmuz 17, 2005

Sobelendik madem yazalım birşeyler. O kadarda saklanmaya çalıştık ama olmadı :)

İlk mutfak maceran neydi? Neler hatırlıyorsun?
Yemek yapmayla ilgili değil ama mutfakta geçmiş bir olay. Çok küçüğüm o zamanlar, annemin mutfakta turşu dolu topraktan bir küpü vardı, onu devirip kırmıştım ve bütün mutfak turşu gölüne dönmüştü. Annem hala söyler aklına geldikçe.

Yemek yapma stilini en çok etkileyen kimdi?
5 yıl boyunca kendim yapınca, kendi stilimi oturttum sanırım.

Yemeğe ve yemek dünyasına olan ilgini kanıtlayan bir resmin var mı? Bize göstermek ister misin?
yok valla öyle birşey.

Mutfakta kendisine karşı fobin olan birsey var mı? Yaparken seni/avuçlarını terleten bir yemek mesela?
İyi kesmeyen bıçağın domates kabuğu ya da soğan kabuğuna sürtmesiyle dişlerim bir garip olur. bunu yazarken bile ııııyyyy. mümkünse ben keskin bir bıçak alayım.

Mutfakta hangi yardımcını vazgeçilmez buluyorsun? Alıpta cok
gereksiz bulduğun nedir mutfakta?
Bıçak, kaşık ve doğrama tahtasız yemek yapılmaz sanırım, gereksiz olan bence mutfak robotları.

Bir kaç garip belki de komik yemek ceşidi söyle, senin cok sevdiğin ama senden başka kimsenin sevmeyeceğini düşündüğün bir yemek.
Dedemim biz küçükken bahçede bize şekerli su içine ekmek doğrayıp yedirdiğini hatırlıyorum. Çok basit suya şeker koyup karıştırıyorsun ve içine ekmek doğruyorsun. Bunun aynısını süt ve ayranlada yapabiliyorsun (ayranda şeker yok).
Birde malamur dedikleri birşey var ablam çok sever. Unu suyla karıştırıp ateşte karıştırıyorsun daha sonra bu hamuru yağda hafif bir şekilde kızartıyorsun sonra üstüne şeker döküp yiyorsun.
Not : garip geldiği için yazdım sevdiklerim değil :)

Hangi 3 malzemeden veya yemekten vazgeçemezsin?
Yoğurtlu ıspanak, salata, patates.

En çok sevdiğin dondurma ceşidi...
Sade dondurma, hani şu sadece beyaz olanlar var ya onlar işte

Asla yemeği düşünmediğin şey...
karnabahar

Özel bir yemeğin/ spesiyalin var mı?
Haşlanmış patates kullanarak yaptığım bir makarna sosu var.

Seni sobeleyen/ebeleyen aşçı:

  • psychedelicpink


  • Sobelediğin/Ebelediğin 3 aşçı

    pinkmoon

    jawussjan

    supertivo

    Cuma, Temmuz 15, 2005

    '' Ders farazi şeylerle uğraştığımız gereksiz sayısal bir ders. Hocanın çözdüğü örneklerin sonucu genelde ya sıfır çıkar ya da bir. Birgün yine tahtada soru çözüyor sonuç kaç olur dedi.
    Ben en arkadan bağırdım '' sıfır olur hocam'' hocadan hiç beklenmedik cevap, bana doğru bağırarak ''sensin sıfır''.. ben aynen g.t ''

    Düşünün artık sınıfta düştüğüm durumu. Bu ve bunun gibi bir çok anıyla tamamlandı beş yıl. Okulu sırf yaşanan bu güzel anıların yüzü suyu hürmetine özleyeceğim...

    Çarşamba, Temmuz 13, 2005

    Ticari zekası parlak birkaç Türk Japonya da yemek kursu açamya karar vermişler. Bayağıda talep olmuş. Maksat Japonlara Türk mutfağını tanıtmak. İlk gün ellerinde fazla malzame olmayışından mı yoksa başka bir sebepten mi bilinmez alel acale birşeyler yapmışlar. Yemek yapıldıktan sonra Japonlarla beraber yemişler. Kursa gelen bütün japonlar mest olmuş bir şekilde ' çok güzel , muhteşem bir yemek bu. Neydi bu yemeğin adı' diye sormuşlar. Bizim sivri zekalılıların yaptıkları ve Japonların hayran kaldığı yemek menememmiş.

    Pazartesi, Temmuz 11, 2005

    ''Amerikan - Teksas Üniversitesi Profesörü David Buss, insanların öldürmek üzere programlanmış olduğunu ve uygun şartlar oluştuğu takdirde herkesin cinayet işleyebileceğini öne sürdü. Buss erkeklerin %91' inin, kadınların ise % 84' ünün öldürmekle ilgili fantaziler kurduğunu iddia ediyor''
    (Bir gazete haberi)


    Türkiye de yaşıyor ve hala birini öldürememişseniz, Profesöre göre uygun şartlar oluşmamış demektir :)

    Cumartesi, Temmuz 09, 2005

    Bir söz duymuştum ' iyiler intikamını affederek alır' mış.
    Bende herkezden intikamımı aldığıma göre, galiba ben iyi birisiyim :P

    Cuma, Temmuz 08, 2005

    Ben bir palyaçoyum....
    Adamın biri bir gün doktora gitmiş.
    'Doktor bey ben mutsuzum, hiç gülemiyorum, mutlu olamıyorum, demiş.
    Doktor :sana ben birşey yapamam , demiş.
    Adamla birlikte cam kenarına geçmiş.
    Doktor :şu karşıdaki sirki görüyor musun? ,demiş.
    Adam: Evet.
    Doktor :Oraya git, orada bir palyaço var. O seni çok güldürür,çok mutlu olursun, neşelenirsin' demiş.
    Adam :Doktor bey ben o sirkin palyaçosuyum, demiş
    Kimse bilmiyor mutsuz olduğumuzu. Dışarıdan bakan herkez seni mutlu sanıyor. Oysa içeride kopan fırtınaların kimse farkında değil. Sen sadece palyaçoluk yapıyorsun herkeze, belkide yapmak zorunda hissediyorsum kendini. Her gülen mutlu değildir, bunu bilin ve fark etmeye çalışın etrafınızdaki palyaçoları. Çünkü sizde onlardan birisiniz.

    Çarşamba, Temmuz 06, 2005

    Türkçe Rap
    Bu iş bu kadar basitmiş meğer. Bunu yapanlarda iş yaptıklarını zannediyorlar. Saçma sapan sözleri sırf kafiye olsun diye yazıp, biraz hızlı söyleyip, altınada 8-4 lük yada 4-4 lük ritimler koyup, birazda dijital ses ve taş plakları kullanarak vıcı vıcı, vıyk vıyk gibi garip sesler koyup, sonrada biz rap yaptık dedinmi tamamdır.
    Bu kadar kalitesiz şeylere izin verilmemesi lazım bence. Yaşam kalitemiz zaten çok iyi değil en azından dinlediğimiz şeyler kaliteli olsun.
    Bakın bende yaptım. Çok basit valla...

    Çakı çakmak
    Ayna tarak
    ustura bıçak
    çek çek çek 10 metre
    don lastiği 10 lira
    ****
    Alsanda almasanda
    Satsanda satmasanda
    Birkere kullanıp atsanda
    çek çek çek 10 metre
    don lastiği 10 lira
    ****
    Türkçe rap ta kullansanda
    Kimi kızıp bağırsada
    Pantalon askısı taksanda
    Altındaki dona bakmasanda
    çek çek çek 10 metre
    don lastiği 10 lira


    Birde bunun karadenizliler tarafından yapılanı var o hiç çekilmiyor (bkz:Kont Adnan)

    Salı, Temmuz 05, 2005

    Bazlarının mutluluğu sizin mutsuzluğunuz olabiliyor.
    'Ben neden onun gibi değilim' yada 'benim ondan neyim eksik'
    gibi cümleler kurdurabiliyor insana.
    Belki kıskançlık...
    Yok yok daha çok imrenme belki,
    yada tam karşılığını bulamadığım bir kelime.
    İnsan kendininde hak ettiğine inanır çoğu zaman böyle mutlulukları.
    Zaten kim derki kendi kendine 'ben bunu hak etmiyorum' diye...

    Pazartesi, Temmuz 04, 2005

    cumartesi günü kaçırdığım konseri dün nihayet izledim. Gerçi babamın sayesinde çoğunu izleyemedim (Türkiye nin maçı vardı onu izledi) ama benim için önemli olan kısmı PINK FLOYD u izleme şerefine nail oldum. 24 dakikalık muhteşem bir gösteriydi. gönül isterdiki orada olup o heyecanı orada yaşayım ve çocuklarıma hatta torunlarıma anlatacak bir anım olsun 'bende oradaydım' demeyi çok isterdim.
    Ama ilerde hani olmazya Türkiye de böyle bir konser verirlerse ( hayel etmesi bile heyecanlı) iki elim kanda olsa giderim...
    Bence konser tek kelimeyle fevkaladenin fevkindeydi.

    Pazar, Temmuz 03, 2005

    3 günlük aradan sonra tekrar burda olmak çok hoş bir duygu :). Yol boyunca arkadaki koltukta oturan kişilerin askerlik muhabbetini dinlemek zorunda kaldığımı saymazsak, güzel bir yolculuktu.
    Cumartesi günü Gazi Fen Edebiyat fakültesinde sınava girdim. Sınavım, hiç çalışmadan sınava giren birisinin sınavı nasıl geçerse öyle geçti. Tarih sorularını saymazsak, az bir çalışmayla kazanılabilecak bir sınav olduğunu düşünüyorum.
    Sınav çıkışı kuzenimim düğün törenine katıldım. Babamın zorlamasıyla sahneye çıkıp oyun oynamak zorunda kaldım, hava zaten sıcak bir de o durumu düşünün nasıl bir terleme, heyecan, el ayak titremesi... Çok kötü bir durum gerçekten.
    Düğünlerden oldum olası sıkılmışımdır zaten ama gel görki bulunmak zorundasın oralarda.
    Buradan kuzene de mutluluklar diliyorum....
    Allah herkeze o günü nasip etsin. (Amin)
    javascript hit counter
    eXTReMe Tracker