Salı, Şubat 23, 2010

bu arada ben nişanlandım söylemiş miydim :)

Pazar, Eylül 06, 2009

3 eylül 2009

ben : BENİMLE EVLENİR MİSİN???



meleğim : EVETTTTTTT.

ayrıntıya gerek yok....

Perşembe, Haziran 18, 2009

Basketemeyen ball

Ülkede basketbol seyircisi yok.
Son oynanan Fenerbahçe ülker - Efes Pilsen Türkiye Basktbol Ligi Play off Fianlleri serisinin son maçı olan ve Efes in şampiyonluğunu kutlayamadığı son maçta da görüdük ki memlekette tek spor dövüş sporları. Basketboldan anlamayan, bilmeyen, basketbolu bilmediği gibi kendini de bilmeyen üç-beş çapulcuya para veripte basketbol maçına getirsen olanlarada şaşırmayacaksın aslında.
İzlemişsesinz bileceksiniz. Son maçta son düdük çalar çalmaz Fener taraftarı olduğunu düşündüğüm ve eminim ki sahada oynanan oyunun bile ne olduğunu bilmeyen, kendini bilmez dangalaklar sürüsü sahaya daldı ve Efesli oyuncuların üzerine yürüdü.
Konuyu takımların taraftarlarına getirmeli yoksa memlekette ki basketbol sevgisini ve kültürünü geliştiremeyen federasyona mı laf söylemeli, kluplere mi bilemiyorum.
Birileri bunun sadece bir oyun olduğunun farkına varmalı.

Bkz: Lakers Orlonda da şampiyoluğunu ilan etti.

Çarşamba, Haziran 10, 2009

çOcUk nAsL yApıLıR

Ben : eee evlilik nasıl gidiyor...
Taner : İyi valla nsıl gitsin. Doğru kişiyi bulunca süper...
Ben : eee yeğen ne zaman geliyo. vaar mı çocuk falan.
Taner : Yok şimdilik düşünmüyorz.
Ben : Düşünerek yapılmıyor ki çocuk zaten.
KOP KOP KOP : )

msn ve bEn


bu kadar mı belli olur, uzun süredir msn e girmediği bir insanın.

bEyAzlAyAn şAçlArIm

Önüme düşen her şaç öbeğinde aklıma gelen soru...
Yaşlanıyor muyum?
Olur mu canım
olgunlaşıyorum.
Yok yok, olsa olsa karizma katsayım saçlarımda ki beyzalarla birlikte artıyor.
En azından kel kalmayacağımı biliyorum.
önümüzda ki 3 yıl içinde "corç kuluni" nin Türkiye şubesi olurum zannımca...

Salı, Mayıs 19, 2009

SAKIN LENOVO ALMAYIN

Slm uzun bir aradan sonra bu kadar sinirli bir yazıyla gelmek istemezdim ama kısmet diyelim. Efenimm, ben deniz büyük bir yalnış yaparak zar zor kazandığım paracıklarımla kendime bir Laptop- notobook- dizüstü bilgisayar ne deniyorsa artık bu zıkkıma, aldım. Almaz olsaydım. Netten araştıma yaparak aldım ki tekrar söylüyorum almaz olsaydım. Sitelerde özellikle forumlarda övgüyle bahsedilen Lenovo Y530 model bir bilgisayar aldım. Fiyat -performans karşılaştırmasında hiç de fena sayılmayan bir bilgisayar. Gelin görün ki araştırmadığım şey servis-bakım-onarım hizmetleriydi. SİZ SİZ OLUN SAKIN AMA SAKIN LENOVO ALMAYIN. Bir servis anlayışları var sormayın gitsin. Hadi aldınız diyelim benim yaptığım büyük hataya düşüp aldığınızı düşünelim. Süreç aynen şu, en az 15 İŞ günü beklersiniz, ne oldu diye aramayın telefonları düşmez, sinir katsayınızın tavan yaptığı bir dönem gelir bilgisayarınız. Alıp eve gidersiniz açarsınız bir bakmışsınız ki hiç birşey yapmamışlar. Servis kağıdınada yok şuarasını değiştirdik, burası düzelltik açtık kapattık çalışıyordu yazar ki KÜLLİYEN YALAN. Aldığım bilgisayarı 24 saat sonra geri vermek durumunda kaldım ki 23 saat BÜYÜK İHTİMALLE DÜNYA REKORU bilgisayar fabrika ayarlarına geri dönmeye çalıştı. Hani bu tek tuşla format olayı var ya o işte.3 farklı arıza yazısı geldi ve her seferinde aynı durum. Bilinçli bir tüketici olarak burdan sizleri uyarmak istedim. Alıpta rezil olmayın diye. Benden söylemesi SAKIN AMA SAKIN LENOVO ALMAYIN. Şimdi gelen yorumlarda ben alım taş gibi çalışıyor diyenler olabilir. Diyeceğim bende aldım ama taş gibi ama bildiğimiz taş yani bi moka yaramıyor. Bide istemem ama sizinkide bozulur ya da bir şekilde servise gitmek zorunda kalırsa başınıza gelecekler bu ya da buna çok yakın şeylerdir haberiniz olsun. İade için yasal işlemleri de kısa bir süre sonra başlatacağım. Bakalım müşteri her zaman haklımıymış.

edit: bugün (21.05.2009) yine arıza çıkardı bilgisayar. Geri almazlarsa bu sefer Sanırım kafalarına fırlatıp soluğu karakol da alacağım...

Etiketler:

Cumartesi, Şubat 14, 2009

end the oscar goes to...

2008 yılı benim için tam anlamıyla film izleme rekoru kırdığım bir  yıl oldu. 200 ün üzerinde film hiç te yabana atılır gibi değil bence ki, bu da bana yaklaşan Oscar ödül töreni için yorum yapma hakkı verdiğine inanıyorum. İzledik madem bir iki çift laf edelim ama değil mi.

En iyi film:

Hindistanın kenar mahallelerinden çıkan ve kim 500 bin isterin Hindistan versiyonundan büyük para ödülünü alan çaycı Jamal  Malik in hikayesinin anlatıldığı ve 10 dalda aday olan Slumdog Millionaire bence Altın küre ve BAFTA da olduğu gibi Oscar da da en iyi film ödülünü alacaktır. Akademi jürisi “eee bu kadar ödül aldı yeter ona” deyipte vermemezlik yapamazsa tabi. Bu dalda süpriz yapacak film ise Reader. Bence Piyanistte verilen Oscarla aynı yoldan giden, her zaman ki gibi ve artık kabak tadı veren, sanki zulm görmüş sadece onlarmış gibi bir imaj vermeye çalışılan bir film daha. Onların kim olduğu malum. Belirli bir siyasetin ve baskının altında verilirse ki alırsa şaşırmam, en büyük adaylardan biri en iyi film Oscar ına Reader.

En iyi erkek oyuncu:

                Bu dalda adayların hepsi güçlü ama bence öne çıkan 2 aday Milk filminde Gay bir politikacıyı canlandıran Sean Penn ve geçmişte ünlü bir Amerikan güreşçisinin düştüğü zor durumları ve diğer insanlarla olan ilişkilerinin anlatıldığı The Wrestler filmindeki rolüyle Mickey Rourke. Mystic River daki rolüyle oscar heykelini evindeki vitrine koyan Penn e “ olum sende zaten var biz en iyisi Mickey Rourke a verelim ayıp olmasın adama hem belki son şansı garibanın hem filmi tek başına sürüklüyor fena oynamamış” diyen akademi, heykelciği Rourke a vermeleri kuvvetle muhtemel.

En iyi kadın oyuncu:

                The Reader  daki rolüyle ve en iyi film dalında da aday olan filmle ilgili dile getirdiğim durumdan dolayı güçlendirilmiş aday Kate Winslet. Doubt  daki Bağnaz rahibe roluyle Meryl Streep heykelciğe en yakın isim, sürpriz ise Frozen River daki rolüyle Melissa Leo. Film öyle ahım şahım bir film değil ama Leo nun oyunculuğu iyi.

En iyi yardımcı erkek oyuncu:

Fazla konuşulacak ve üzerinde tartışma yapılacak bir dal değil. Rahmetli Heath Ledger a verdik gitti.

En iyi yardımcı kadın oyuncu:

                Bu daldaki adayların hiç birine bi anlam veremedim. En güçlü aday olarak Vicky Cristina Barcelona daki rolüyle aday olan Penélope Cruz ki oda toplam 5 dk oyunculuk yapıyor filmde. Bütün adayların oyunculukları o kadar zaten. Hiç biri akılda kalıcı değil. Ben kimseye vermiyorum bu dalda. Yardımcının yardımcısı dalında olsaydı tamam. Ama madem birine gidecek bu, en azından Doubt daki rolüyle Amy Adams alsın.

 En İyi Orijinal Senaryo

                Sürpriz in yaşanabileceği dalladan biri. En iyi animasyon Oscar ını aldı gözüyle baktığım Wall-E senaryo dalında da alırsa şaşırmam. Siyasi dengelerin farklılıktan yana olduğu şu dönemde siyah bir başkana sahip akademi üyeleri ödülsüz yollamayalım şu Milk i deyip ona da verebilirler ki sürpriz olmaz işte o zaman.

Teknik konular beni aşar. Aşmaz aslında da ne gerek var şimdi yorum yapmaya

Pazar, Aralık 14, 2008

bitti

hoşgeldin meleğim.
javascript hit counter
eXTReMe Tracker